REKREASYONUN TARİHSEL GELİŞİMİ
Tarihsel araştırmalar göstermiştir ki geçmiş
kültürlerin hemen hemen hepsinde rekreaktif olarak nitelendirilebilecek
faaliyetler yer almaktadır.
Bu faaliyetler genellikle dinlenme ve eğlenceyle
ilgili olmuş ve kimi zaman bireysel kimi zaman grup halinde
gerçekleştirilmiştir.
Eski çağlardan günümüze kadar uzanan bu
faaliyetler geçen zaman içinde çeşitlenerek artmıştır.
Tarih öncesi dönemde rekreasyon daha çok insanın yaşam
mücadelesi ile ilgilidir (avlanmak, balıkçılık vb.).
Ancak bunun dışında mağara boyamak, resim çizmek ve
güreşmek gibi rekreasyon faaliyeti olarak sayılabilecek faaliyetlerin de
yapıldığı bilinmektedir.
Eski Mısır’da ise rekreasyon faaliyetlerine daha
çok zengin ve üst düzey sınıflar katılmaktaydı.
Faaliyetler daha çok bu sınıfların boş
zamanlarını değerlendirme amacıyla düzenleniyordu.
Bu dönemdeki rekreasyon faaliyetlerinin çoğunluğu
sportif faaliyetler, savaş oyunları, avlanma ve danstan oluşuyordu.
Eski Yunan şehirlerinde rekreasyon faaliyetlerinin
çoğunluğunu spor gösterileri, bilim, felsefe ve güzel sanatlar ile ilgili
aktiviteler oluşturuyordu ve agoralar halkın rekreasyon için bir araya geldiği
önemli toplantı merkezleriydi.
Eski Yunan şehirlerinde bulunan açık hava
tiyatroları da rekreasyon aktivitelerinin yapıldığı diğer önemli
yerlerdir.
Roma Döneminde yapılan rekreasyon aktiviteleri içinde en
göze çarpanı ise gladyatör dövüşleriydi.
Ancak bu faaliyete katılanlar daha çok
kölelerden oluşmaktaydı.
Romalılar ise izleyici, diğer bir ifade ile pasif
katılımcılardı.
Bu dönemde yapılan diğer rekreasyon aktiviteleri
de, zengin malikânelerinde düzenlenen eğlencelerdi.
Orta çağda ise rekreasyon faaliyetleri daha çok
lordlardan oluşan yüksek sınıfın boş zamanlarında gerçekleştirdikleri aktivitelerden
oluşmaktaydı.
Lordlar bayanların izleyici olarak davet
edildiği savaş turnuvaları düzenlerlerdi.
Ayrıca bu dönemde bayanlar da kendi
aralarında ev içinde çeşitli aktiviteler düzenlerlerdi.
Rönesans, klasik sanat ve edebiyatın doğuşunu temsil
etmektedir.
Bu dönemde pek çok zengin aile boş
zamanlarını opera, sergi ve tiyatroya giderek değerlendirirlerdi.
Bu dönemde yapılan rekreasyon faaliyetleri daha
çok sanatsal aktivitelerden oluşan ve pasif nitelikli aktivitelerdir.
19. yüzyılda başlayan sanayi devrimi rekreasyon tarihi
içerisinde önemli bir yere sahiptir.
Bu dönemde endüstrileşme ve fabrikaların sayısının
artması nedeniyle şehirlere büyük göçler yaşanmıştır.
İnsanlar yoğunlaşan iş hayatı, nüfus artışı ve
büyük şehirlerden sıkılarak kendilerini rahatlatabilecekleri rekreasyon
alanlarının arayışı içerisine girmişlerdir.
Bu arayışlar günümüz rekreasyon anlayışının
temellerini oluşturmuştur.
Tüm insanlık tarihinde ve geçmiş kültürlerde, rekreatif
faaliyetlere rastlanılmaktadır.
Türkiye’deki rekreasyonel durumun incelenmesi için ise
öncelikle Türk toplumunun yaşam biçimlerinin oluşumunda etkili olan Anadolu
öncesi Türk toplumlarının, Selçukluların, Osmanlı İmparatorluğu’nun ve batılı
toplumlarının rekreasyonel durumlarının incelenmesi yararlı olacaktır.
Anadolu öncesi Türk toplumlarında, insanlar
kadın erkek ayrımı yapmadan tarım ve hayvancılıkla uğraşır, savaş hazırlıkları
yaparlardı.
Atıcılık, silah kullanma, savaş taktikleri gibi
birçok etkinliklerle vakit geçirirlerdi
Çalışma saatleri dışında ise; savaş hazırlıkları
oyuna dönüşür, özellikle at üzerinde birçok oyunlar oynarlardı.
Selçuklu döneminde lonca zanaat örgütlerinin
doğması ve ahilik geleneği, Türklerin rekreasyon yaşamına yön vermiştir.
Lonca üyesi olan erkekler iş bitiminde yemekli
toplantılarda bir araya gelirlerdi.
Ahilik, köylere, hatta göçerlere kadar, spor ve
şenlikleri götürmüştür.
Ahilik teşkilatı, bu tür etkinliklerle bizzat
ilgilenmiş, kendi tüzüklerine göre gençlerin sportmence yetişmesi için özen
göstermiştir.
Osmanlı döneminde, rekreasyon alışkanlıkları
daha çok eğlence ağırlıklıdır.
Kadınların, evlerde masal ve hikâye anlatma, saz
çalma ve şarkı söyleme ile erkeklerin ise kahveye gitme, yabancıların uğraştığı
spor müsabakalarını izleme, bunun yanında avcılık, atıcılık gibi etkinliklerle
ilgilenerek boş zamanlarını değerlendirdikleri görülmektedir.
Aynı dönemde batılılaşma sürecine giren Türk
toplumunun rekreasyon yaşamında değişimler görülmüştür.
Avrupa’da moda olan bisiklet, rugby, kriket, polo,
tenis, beysbol ve hentbol gibi sporlar azınlıkların tercih ettiği spor
branşları olmuştur.
Bunun yanında tiyatrolar ve müzikli gazinolar da bu
süreçte popüler olmaya başlamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ile birlikte,
hızla artan sanayileşme ve bunun sonucu ortaya çıkan kentleşme rekreasyon
ihtiyacını arttırmıştır.
Tatil kavramının çalışan kesimle beraber
toplumda yaygınlaşması, gelir düzeyinin yükselmesi, eğitim imkânlarının
artması, ulaşım ve haberleşmedeki yenilikler ve dışa açılma gibi nedenler,
çalışma dışı zaman içinde boş zamanın kullanılması ve değerlendirilmesinin gerekliliği
sonucunu ortaya koymuştur.
Cumhuriyetin ilanından sonra devlet, toplumun sanat,
kültür ve spor yaşamını geliştirmek amacıyla önemli atılımlar
gerçekleştirmiştir.
1933 yılında kurulan Güzel Sanatlar Genel
Müdürlüğü, 1936 yılında kurulan konservatuar, 1949 yılında kurulan Devlet
Tiyatroları, Devlet Senfoni Orkestrası ile Devlet Opera ve Balesi ve 1989
yılında kurulan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bu atılımlara birer örnektir.
Ayrıca birçok üniversitede açılan rekreasyon
bölümleri ve birçok şehirde kurulan rekreasyon alanları rekreasyona verilen
önemin diğer göstergeleridir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder