DENEYİM VE REKREASYON PAZARLAMASI
Boş zaman ve rekreasyon pazarlaması içerisinde
ulaşılmak istenen amaçlardan biri boş zaman ile ilişkili ürünleri satın alan sadık
bir tüketici kitlesi yaratmaktır.
Bunu sağlamanın en temel yolu tüketicilere eşsiz
deneyimler yaşatarak, onları boş zaman aktivitelerinin sadık bir
müşterisi haline getirmektir.
Bu anlamda; deneyim ve boş zaman birbirleriyle
oldukça ilişkili bir yapı sergilemektedir.
Bir bireyin boş zamanlarında pasif ya da aktif
olarak katıldığı aktivite sonucu elde ettiği deneyim, onun yeniden aynı aktivite
içerisinde yer almasını sağlayacak anahtar etmendir.
Deneyimsel yorumlamaya göre tüketim; belirli bir
durum içerisinde bir obje (örnek: bir ürün, bir etkinlik, bir insan,
bir fikir) arasındaki etkileşim sonucu ortaya çıkan deneyimdir.
Sadece bu iki kaynak arasındaki etkileşim de bir
deneyim yaratabilir.
Deneyimlerin iki temel boyutu bulunmaktadır.
İlk boyut müşteri katılımıdır.
Müşteri katılımı aktif ve pasif olmak üzere iki
katılım şeklini içermektedir.
Pasif katılımda tüketici ve / ya da müşteri
işletmenin sunduğu deneyime sadece izleyici olarak katılır.
Aktif katılımda ise; deneyim olarak tanımlanan etkinliğin
içinde aktif olarak yer alınır.
Örneğin; dünyanın en büyük sirklerinden biri
olan Cirque Du Soleil’i Abdi İpekçi Arenaya gidip yerinde seyreden bir
birey pasif katılımı ifade ederken, mahalleler arası halı saha turnuvusuna
oyuncu olarak katılan birey aktif katılımı tanımlamaktadır.
Aktif ve pasif katılımın her ikisinde de müşteriler yaratılan
deneyimin bir parçası olmaktadırlar.
Örneğin; bir tiyatroda izleyici olarak bulunmak pasif
olarak katılımı tanımlarken, interaktif bir oyunda oyuna katılarak tiyatroda
bulunmak aktif katılımı ifade eder.
Diğer boyut ise ilişki ya da çevresel ilişki olarak
tanımlanmaktadır.
Bu boyut; müşteri ile deneyim arasındaki ilişkinin
biçimini ifade etmektedir.
Müşteriyi içine alma ve müşteriyi çevreleme
olarak iki farklı biçime sahip olan boyut deneyim sonucu oluşan ilişkinin
niteliğini de göstermektedir.
Müşteriyi içine alma ile müşteri ve deneyim arasında
daha zayıf bir ilişki ifade edilirken, müşteriyi çevreleme ile daha güçlü
bir ilişki tanımlanır.
Müşteriyi çevrelemede müşteri deneyimin
heyecanını daha fazla hissetmektedir.
Örneğin bir basketbol müsabakasını salonun en üst
koltuklarından izleyen kişiler deneyim ile bütünleşmekle birlikte daha az
heyecan duyabilecekken, sahanın hemen yanından müsabakayı izleyen kişiler çok
daha fazla heyecan duyacak ve keyif alabilecektirler.
Deneyimler; müşteri katılımı ve ilişki olmak üzere iki
temel boyuta sahiptir.
Deneyimin bu iki boyutuna göre deneyimler dört
ayrı kategoride sınıflandırılmaktadır.
Bu kategoriler; eğlence, eğitim, estetik ve
sürükleyici deneyimlerdir.
Eğlence, tiyatro ya da konsere gitme olarak
tanımlanabilir.
Eğlence de izleyiciler pasif katılım sergilerken
ilişki boyutu ise içine çekerek bütünleşme şeklindedir ve zayıf ilişki söz
konusudur.
Eğitimde ise katılımcılar aktif katılım
sergilerken ilişki biçimi yine içine çekerek bütünleşme şeklindedir.
Örneğin bir kayak dersi alırken öğrencinin aktif
katılımı gerekir ancak öğrenci öğrenme süreci içinde olduğu için sadece
deneyimin içine çekilebilecektir, tam olarak bu deneyim ile
çevrelenmeyecektir, kısaca zayıf ilişki söz konusu olacaktır.
Estetik deneyimler için bir sanat galerisi
örneği verilebilir.
Burada katılımcının pasif katılımı söz konusu
iken ilişki düzeyi müşteriyi daha çok heyecanlandıran çevresini sararak
bütünleşme söz konusudur ve güçlü ilişki oluşmaktadır.
Rafting yapmak, bir orkestrada yer almak
ise müşterinin aktif katılımı ve bütün heyecanı yaşayarak çevreleyen
ilişki olarak tanımlanabilir.
Bu, güçlü bir ilişkidir ve bu tür bir
deneyim ise sürükleyici deneyimler olmaktadır.
Deneyimsel pazarlamanın temelini müşterilerin
yaşayabileceği beş ayrı deneyim oluşturmaktadır.
Bu farklı deneyimler; algılamak, hissetmek,
düşünmek, faaliyette bulunmak ve ilişkilendirmektir.
Algılamak:
Algılama; görme, dokunma, duyma, tatma ve koklama yolu
ile duyusal deneyimlerin yaratılmasıdır.
Algının yönetilebilmesi için pazarlama
yöneticilerinin, müşterilerle her bir temas noktasında algı deneyimlerini
arttıracak uğraşılar içinde olması gerekmektedir.
Bu nedenle işletmelerin müşterilere
verdiği mesajın algılanması ve bu mesajda verilmek istenen deneyimin ürün
ya da hizmet henüz kullanılmadan yaratılması için işletmeler reklam
mesajlarında vermek istedikleri duyguları ön plana çıkartmalı ve
müşteriler tarafından da mesajın içeriğinin algılanmasını sağlayacak
stratejiler geliştirmelidirler.
Hissetmek:
Hissetme; müşterilerde güçlü duygular yaratacak duygusal
deneyimlerin yaratılmasıdır.
Birçok reklamda duygusallık ön plandadır.
Gülümseyen yüzler, ağlayan bebekler duygusallık
yaratmak için kullanılır ancak birçok işletme benzer reklamlar kullanmaktadır
ve müşteriler bu tür standartlaşmış reklamlara fazla prim vermemektedir.
Bu nedenle duygusallığın yaşanması için basit sıradan
mesajlar yerine daha fazla çaba harcanmış ve müşterilere gerçekten
duygusal anlar yaşatacak mesajlar iletilmelidir.
Düşünmek:
Düşünme; müşterileri yaratıcılığa yönlendiren bilişsel
ve problem çözme deneyimini yaşatan zihinsel yöndür.
Müşterilere iletilen mesajla müşterilerin işletme ve
marka ile ilgili düşünmesinin sağlanması ve işletmenin farklılığının ortaya
konulması gerekir.
Örneğin; Microsoft birçok tüketici için düşünülen ilk
yazılım işletmesidir.
Faaliyette bulunmak:
Faaliyette
bulunma; duyusal, duygusal, bilişsel ve ilişkisel deneyimlerin bütünüdür.
Müşterilerin nasıl faaliyette bulunduğunu incelemek ve
müşterilerin yaşamlarına renk katmak için müşterilere neler verilebileceğini
tasarlamaktır.
Şüphesiz bu müşterilerin yaşamlarını incelemekle
tasarlanabilecek bir olgudur.
Örneğin; bankalar zamanı sınırlı olan
müşterilerine internet bankacılığı hizmetini sunmaktadırlar.
İlişkilendirmek:
İlişkilendirme;
duyusal, duygusal ve bilişsel deneyimleri içerir.
Ürün ile müşteriyi ilişkilendirmektir.
Müşterilerin kendilerini bir grubun parçası
olarak hissetmesini sağlamak ve ait olma duygusunu yaratmayı hedeflemektir.
Örneğin; Harley Davidson motorsikletleri bir yaşam
tarzını ve belirli bir grubu simgeler.
Deneyimsel pazarlamanın kendine has bir takım
özellikleri bulunmaktadır.
Bu özellikler dört ana başlık altında
sınıflandırılabilir:
Müşteri deneyimi üzerine odaklanma:
Geleneksel pazarlamadaki ürünlerin fonksiyonel özellik
ve yararlarının aksine, deneyimsel pazarlama müşteri deneyimi üzerine
odaklanır.
Deneyimler karşı karşıya kalma, katlanma ya da
olguları yaşama sonucu elde edilir.
Deneyimler kişiye duyumsal, duygusal, bilişsel,
davranışsal ve ilişkisel değerler katar.
Bütünsel bir deneyim olarak tüketime
odaklanma:
Deneyimsel pazarlamacı şampuanı, banyo kremini, el
kremini ya da parfümü düşünmez.
Bunun yerine, banyodaki rahatlığı ve düzeni
düşünür, kendi kendine “hangi ürün hangi tüketim durumuna uygundur”
sorusunu sorar.
Bunun yanı sıra sadece ürünün değil, ambalajın
ve reklamın tüketim öncesi deneyimi nasıl arttıracağı sorusuna cevap arar.
Sosyo-kültürel yapı ortamında ürünün nasıl
tüketileceğinin bilinmesi, bütünsel bir deneyim konusunda ipuçları
verecektir ve tanıtım çalışmalarında bu nitel temalar kullanılacaktır.
Örneğin; Nescafe reklamlarında arkadaş ortamında birlikte
tüketime vurgu yapılır.
Müşteriler rasyonel ve duygusaldır:
Deneyimsel pazarlamacılar için müşteriler rasyonel
yönelimli olduğu kadar duygusaldır.
Müşteriler rasyonel bir karar ile uğraşırken,
çoğunlukla duyguları ile hareket edebilir, çünkü tüketim deneyimi fantezi,
his ve eğlencenin takibi ile yönlendirilebilir.
Yöntem ve araçlar eklektiktir:
Geleneksel pazarlamadaki analitik, kantitatif ve sözel
yöntemlerin aksine, deneyimsel pazarlamacının yöntem ve araçları muhtelif
ve çok ara yüzlüdür.
Diğer bir ifadeyle, deneyimsel pazarlama tek bir
metodolojik yöntem ile sınırlı olmayıp daha çok eklektiktir.
Bazı yöntem ve araçlar yüksek oranda analitik ve
kalitatif olabilmektedir.
Örneğin; iletişimin etkisini ölçmede kullanılan
göz bebeği izleme aracı gibi.
Deneyimsel pazarlamada sözel ya da görsel
yöntemler kullanılabileceği gibi fokus grup, derinlemesine görüşme ve anketde
kullanılabilir.
Deneyimsel pazarlamada herkese uygulanan
nomotetikten ziyade, bireye özel davranma eğilimi söz konusudur.
Diğer bir ifadeyle deneyim dogmatik değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder