REKREASYON PAZARLAMA KARMASI
Pazarlama karması; pazarlama hedeflerine ulaşabilmek
için işletmelerin kullandığı pazarlama araçları kümesidir.
Kavram; 1964 yılında Jerome McCarthy tarafından
kavramı oluşturan dört ana unsuru (ürün, dağıtım, fiyat, tutundurma)
belirten İngilizce sözcüklerin (product, place, price, promotion) baş
harflerinden yola çıkarak “4P” şeklinde sembolleştirilmiştir.
Kotler pazarlama karması elemanlarının faaliyet
gösterilen pazarın yapısı ve pazarlama hedefleri gibi bazı unsurlara bağlı
olarak artış göstermesi gerektiğini savunmaktadır.
Kotler tarafından mega pazarlama olarak
tanımlanan bu genişletilmiş yapı geleneksel pazarlama araçlarının yanı sıra,
yaptırım gücü ve halkla ilişkileri de içermektedir.
Böylece geleneksel pazarlamada 4P olan pazarlama
karması elemanları yaptırım gücü (political power) ve kamuoyu oluşturma (public
opinion) elemanlarının eklenmesi ile 6P’ye çıkmaktadır.
Geleneksel pazarlama karmasının dışında kalan
unsurlardan biri olarak yaptırım gücü; hedef pazara girebilmek ve bu pazarda
işlem yapabilmek için yasa yapıcıların, bürokratların ve pazar içerisinde
etkinliği olan yöneticilerin desteğini kazanmaya yönelik yapılan
uygulamaları kapsar.
Kamuoyu oluşturma ise; işletmelerin tüketicilere
ve kamuoyuna gerek sektörlerini, gerekse kendilerini tanıtmak amacı ile
yaptıkları çalışmalardır.
Geleneksel pazarlama karması (ürün, dağıtım,
fiyat, tutundurma) “4P” ile tanımlanmaktadır.
Ancak pazarların yapısına göre pazarlama karması
içerisindeki “P” sayısında artış olabilir.
Magrath hizmet pazarlaması söz konusu olduğunda
geleneksel pazarlama karması elemanlarına katılımcıları–insanları (Participants),
fiziksel ortam (Physical evidence) ve süreç yönetimi (Process management) olmak
üzere 3P’nin daha eklenmesini savunmuştur.
Buna göre hizmetin sunulduğu işletmelerde pazarlama
karması elemanları genişleyerek “7P”ye çıkmaktadır.
Hizmet; tüketicilerin istek ve gereksinmesini
sağlayan soyut bir ürün olabildiği (eğitim, sağlık, ulaşım, müzik, vb) gibi
somut bir ürüne bağlı olarak sunulan destek bir kavram (garanti, bakım onarım,
vb) olarak da kullanılabilir.
Kısacası; pazarlama karması, pazarlama sürecinin
yapı taşlarından biridir.
Tüketiciler ile iletişim kurmak ya da tatmin
etmek için kullanılan ve pazarlama yönetiminin kontrol ettiği unsurlar
olarak düşünülebilecek pazarlama karması unsurları pazarlama süreci
içerisinde hayati öneme sahiptir.
Geleneksel pazarlama karması; ürün (product), fiyat
(price), dağıtım (place) ve tutundurma (promotion) olmak üzere dört ana
unsurdan oluşur ve bu unsurlar 4P olarak tanımlanır.
Hizmet pazarlamasında ise bu 4P’ye ilave olarak
katılımcılar, hedef kitle (people), fiziksel kanıt (physical evidence)
ve süreç (process) olmak üzere üç unsurdan daha bahsedilir.
Bu unsurlar hizmetlere ait özelliklerle baglantılıdır.
Sonuç olarak, boş zaman ve rekreasyon pazarlamasının
hizmet pazarlaması ile büyük oranda benzerlik göstermesinden dolayı boş zaman ve
rekreasyon pazarlaması planlamasında 7P’den oluşan bu unsurlar dikkate
alınır.
Genellikle pazarlama sürecinin en temel elemanı olarak
düşünülen ürün kavramı boş zaman ve rekreasyon pazarlamasında da birincil
derecede öneme sahip elemandır.
Birçok işletme, kurum ve/ya da örgüt boş zaman ve
rekreasyon pazarına çeşitli ürünler sunarak, tüketicilerin ihtiyaçlarını ve
isteklerini karşılamaya çalışırlar.
Günümüze kadar ürün kavramı birçok farklı açıdan
ele alınmış ve tanımlanmıştır.
Dar anlamda ürün, bir dizi fiziksel ve kimyasal
özelliğin kolayca görülebilecek biçimde bir araya toplandığı bir nesne olarak
tanımlanır.
Ancak pazarlama bakış açısı ile ürün kavramı,
fiziksel ve kimyasal nesne boyutlarının ötesinde bir anlam ifade etmektedir.
Çünkü tüketiciler sadece bir takım özellikleri
bünyesinde barındıran mal ve hizmetleri satın almazlar, aynı zamanda
ihtiyaçlarının tatminini sağlayacak faydaları da satın alırlar.
Bu noktadan hareketle, daha ayrıntılı bir ürün
tanımı yapmak gerekirse şu tanımlama daha yararlı olacaktır:
Ürün; istek ve ihtiyaçları tatmin etmek amacıyla
tüketim, kullanım ve yararlanma için pazara sunulan bir şeydir.
Pazara sunulan bir “şey” ifadesi ürünlerin
sadece somut malları değil, hizmet, kişi yer, organizasyon, fikir ve
bunların karmasını ifade ettiğini belirtir.
Birçok ürün boş zaman ve rekreasyon pazarı ile direk ya
da dolaylı ilişki halindedir.
Bu anlamda; bir spor ayakkabısı markası, bir stand-up
gösterisi ya da hafta sonu yapılacak bir dağ yürüyüşü etkinliği boş
zaman ve rekreasyon pazarı ile ilişkili ürünlerdir.
Boş zaman ve rekreasyon ile ilişkili ürün
planlamacıları diğer pazarlardaki ürün planlamacıları gibi bir ürünü üç
temel seviyede düşünmelidir.
Tam ürün; öz, somut ve genişletilmiş ürün olmak üzere üç
seviyeden oluşmaktadır.
Öz ya da çekirdek ürün toplam ürünün merkezinde
yer alır.
Bu seviye, satın alanın gerçekte ne almak
istediği sorusuna cevap veren seviyedir.
Bir bayanın ruj satın alırken, ruj renginden daha
fazlasını satın aldığını belirtmek için Charles Revson “fabrikada kozmetik
üretir, mağazada umut satarız” demiştir.
Beymen’in “fark edilmeyi”, Volvo’nun ise
“sağlamlık ve güvenliği” sattığını söylemesi başka örnekler olarak ele
alınabilir.
Bu nedenle bir ürün tasarlanırken, pazarlamacılar ilk
olarak o ürünün tüketicisine sağlayacağı çekirdek ya da öz faydaları
tanımlamalıdır.
Tüketicinin bir ürünü satın alırken neyi satın
aldıgını ifade eden öz ürün, ürünün gözle görülmeyen elle tutulmayan ama
tüketiciyi değişik açılardan tatmin eden yanıdır.
Öz ürünün büründüğü maddi yapı ve görünüm
ise somut üründür.
Örnegin; futbol topu, bisiklet ve dans kursu
gibi ürünlerin kalite düzeyi, tasarım ve renk gibi ayırıcı özellikleri, stili,
marka adı ve ambalajı bu ürünlerin temel karakteristikleridir.
Genişletilmiş ürün ise, ürünün temel işlevini
daha iyi yerine getirmesine olanak sağlar.
Ürünü tüketici tarafından daha cazip ve kullanışlı
hale getiren garanti süresi, satış sonrası hizmet, yedek parça garantisi, iade,
yenisi ile degiştirebilme olanağı, hediye vb. gibi ürünün rekabet gücünü
arttıran özellikler bu yapı içerisinde ele alınır.
Tüm bunların ışığı altında gerçek ürünün; kalite
seviyesi, özellikler, ürün ismi, şekil ve ambalaj gibi çeşitli özelliklere
sahip olduğu ifade edilebilir.
Bu yüzden boş zaman ve rekreasyon pazarlamasında ürün
planlamacıları çekirdek ve gerçek ürün çevresinde ek tüketici hizmetleri ve
faydaları sunan genişletilmiş ürünü şekillendirmelidirler.
Kısacası, bir boş zaman ve rekreasyon ürünü basit
olarak somut ve soyut özelliklerin ötesinde bir anlam ifade eder.
Tüketiciler ürünleri ihtiyaçlarını tatmin eden
yararlar demeti olarak görme eğilimindedir.
Bu yüzden pazarlamacılar bir ürün şekillendirirken
ürünün tatmin edeceği çekirdek ya da öz tüketici ihtiyacını tanımlamalı ve daha
sonra gerçek ürünü şekillendirmelidir.
Son olarak, üretilen ürünü diğerlerinden ayıracak ve
yararlar demeti sunacak eklentiler ele alınmalıdır.
Örneğin A.B.D.’de bazı basketbol salonları
sadece tüketicisine rahat bir ortamda basketbol izleme imkânından daha
fazla olarak, hafta sonu ailece piknik yapılabilecek, yemek yenebilecek ve
sportif etkinliklerde bulunulabilecek fırsatlar da sunmaktadır.
Böylesi bir yaklaşım tüketicisinin ürüne karşı
bakış açısını değiştirmekte ve ürün daha farklı algılanmaktadır.
Ürün planlamacıları boş zaman rekreasyon
pazarına yönelik bir ürün geliştirilirken, üç farklı noktayı göz önünde
bulundurmalıdır.
Bunlar; içerik, imaj ve yaşam eğrisi olarak
tanımlanabilir.
İçerik:
Boş zaman ve rekreasyon pazarlamasında ürün geliştirme
süreci tedarik edilecek “şeyin” içeriğinin hazırlanması ile başlar.
Örneğin; Disneyland her ne kadar bir hizmet
çeşitliliği sunsa da temelde mutluluk sağlamak üzerine hizmet vermektedir.
Bir tesisin rekreasyonel spor programı ve hizmeti
uygun pazarın ihtiyaçları üzerine konumlanır.
Örneğin; spor odaklı bir dinlence işletmesi
olarak Club Med; hizmet anlayışını bireysel odaktan çocuklu ailelerin
ve yaşlıların ihtiyaçlarını karşılamak üzerine değiştirmiştir.
İmaj:
Boş zaman ve rekreasyon pazarında bir ürün tüketicinin zihninde
tanımlanmış bir imaj ile birleşir.
Örneğin; bir ürün olarak rekreasyon sporu tüketicinin
zihninde olumlu ya da olumsuz bir imaja sahiptir ve pazarlama yönetimi
için amaç bu imajı olumlu bir noktaya getirerek katılımı arttırmaktır.
Yaşam eğrisi:
Boş zaman ve rekreasyon pazarındaki birçok ürün somut
malların yaşam eğrisine benzer bir yaşam döngüsüne sahiptir.
Ürün yaşam eğrisi; tanıtma, gelişme, olgunluk ve
gerileme aşamalarında oluşur.
Bisiklet; boş zaman ve rekreasyon
pazarında başarılı yaşam eğrisine sahip ürün olarak örnek gösterilebilir.
Devamlı değiştirilen ve deneyime eklenen ek değerler
ile bisiklet hala rekreasyonel yaşamın önemli parçalarından biridir.
Bir boş zaman ve rekreasyon ürünün yaşam eğrisi
belli bir değişim süreci içerisinde ek değerlerin eklenmesiyle uzatılabilir.
Fiyat
Fiyat; boş zaman ve rekreasyon pazarlama karma
elemanları içerisinde bir değer ölçüsüdür ve gelir getirici bir özelliğe
sahiptir.
Bu bakımdan fiyatlandırma konusu boş zaman ve
rekreasyon pazarında direk ya da dolaylı olarak yer alan her kuruluş için
çok önemlidir.
Fiyat, bir üründen sağlanan yarar karşılığında
belirlenen bir bedeldir.
Bu özelliği ile de boş zaman ve rekreasyon ürünü
için tespit edilen değeri ifade etmektedir.
Örneğin; Fenerbahçe ve Galatasaray Futbol
Takımları arasında oynanacak bir müsabakayı izlemek için ödediğimiz para fiyatı
ifade eder.
Bunun yanında bir boş zaman ve rekreasyon
organizasyonunun ya da takımının (Örnek, Harlem Basketbol Takımı) isim
hakkı için ödenen para, Roma turu için ödenen para, sezonluk bilet hakkını
ifade eden kombine bilet ile kişisel bir maç koltuğuna sahip olmak için ödenen
para da fiyat unsuru içerisinde sınıflandırılmaktadır.
Tüm bu örneklerde ödenen para, tüketiciler
tarafından boş zaman ve rekreasyon ürünlerine biçilen değerin bir
fonksiyonudur.
Değişim süreci ile ilgili bir kavram olan fiyat,
bir şeyi alma karşılığında bir şeyin verilmesini gösterir.
Boş zaman ve rekreasyon pazarında faaliyet gösteren
işletmeler, örgütler ve/ya da kuruluşlar tarafından üretilen şeye karşılık
boş zaman ve rekreasyon tüketicileri de bir şey vermektedir.
Pazarlama bakış açısıyla fiyat, pazarlama çabalarında
yararlanılabilecek ve kontrol altında tutulabilecek bir araçtır.
Tüketici tarafından alınan şeye (boş zaman ürünü)
karşılık yaptığı ödeme (para, zaman vb.) büyük önem taşır.
Tüketici fiyatları değerlendirirken ne, ne
zaman, nereden ve nasıl alacağı gibi sorulara cevap arar.
Bütün bunlar da ürünün değeri ile yakından ilgilidir.
Belli bir fiyattan bir ürünün satın alınması
değer kavramı ile yakından ilişkilidir.
Bir ürünün değeri, fiyata karşılık ürünün
sunduğu yararlara bağlı olan bir kavramı ifade eder.
Değer kavramı fiyatlandırmanın en önemli
unsurudur.
Boş zaman ve rekreasyon ürünleri genellikle
hizmet özelliği taşıdığından dolayı değerinin belirlenmesi zor bir konu olmakla
birlikte, boş zaman ve rekreasyon pazarlaması açısından değer
kavramı aşağıdaki gibi formüle edilebilir:
Değer = Boş Zaman ve Rekreasyon Ürününden
Algılanan Yararlar
/ Boş Zaman ve Rekreasyon = Ürününün Fiyatı
Boş zaman ve rekreasyon ürününden algılanan yararlar somut
ya da soyut olabilir.
Somut yararlar fiyatın belirlenmesinde önemlidir.
Çünkü tüketici ürünün somut yönlerini
görebilir, dokunabilir ya da hissedebilir.
Kısacası, tüketicinin ürünün özelliklerini
algılaması kolaydır.
Örneğin, hafta sonları taraftarı olduğu
takımın müsabakalarını izlemek isteyen bir birey sezonluk kombine bilet satın
aldığında; satın alınan koltuğun rahatlığı, stadyumdaki yeri, sahanın görünümü
gibi unsurlar algılanan yararın somut yönlerini ifade etmektedir.
Algılanan yararın soyut yanları ise; taraftarı
olunan takım ile bütünleşme, kalabalık bir grup ile müsabaka seyretmenin hazzı
ve stadyumda geçirilen zamanın bireyi duygusal yönden tatmin etmesi olarak
ifade edilebilir.
Kısacası; boş zaman ve rekreasyon ürününü satın
alan bireyin elde ettiği yarar algılanan deneyim ile ilişkilidir.
Bu yüzden boş zaman ve rekreasyon pazarında
özellikle hizmet niteliği taşıyan ürünlerin fiyatlandırılması son derece beceri
ve yaratıcılık gerektirir.
Boş zaman ve rekreasyon pazarında ürünlerin
fiyatlandırılması bazı nedenlere bağlı olarak oldukça güçtür.
Özellikle, boş zaman ve rekreasyon ürünlerinin genelde
hizmet niteliğinde olması, talebin dalgalanma gösterebilmesi ve maliyetlerin
her an değişebilir özelliği nedeniyle boş zaman ve rekreasyon pazarlamasında
fiyatlandırma konusu üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken bir konudur.
Hizmetlerin önceden belirlenen bir fiyatı
olmasına karşın, pek çok hizmetin fiyatı pazarlandığı anda değişme
gösterebilmektedir.
Bunun temel nedeni fiyatın gerçekte “algı” ile
ilişkili olmasından kaynaklanır.
Kısacası, fiyat ile ilgili tüketici zihninde bir
algı söz konusudur.
Fiyat algısı ise hizmetin veriliş süresi, ilgi,
elde edilen tatmin ve beklentilere göre değişim gösterebilmektedir.
Pazarlama literatürü üç tür fiyatlama yaklaşımı
üzerinde durmaktadır.
Bunlar maliyete dayalı, rekabete dayalı ve
talebe dayalı fiyatlamadır:
En basit ifadesiyle; maliyete dayalı
fiyatlama sisteminde fiyat hizmet-üretim sürecinde
kullanılan her çeşit girdinin birim maliyetlerini hesaplayarak
oluşturulur.
Birim maliyetlerini hesaplamak için genelde geçmiş
maliyet bilgileri kullanılır.
Spesifik hizmet çıktıları için fiyat kararları,
kullanılan girdi birimlerinin miktarıyla birim başına maliyetin çarpılması ve
kar marjının eklenmesine dayanır
Ancak hizmetlerin soyutluğu nedeniyle, birim başına
düşen maliyetler mallardaki gibi kolaylıkla belirlenemez.
Bu nedenden dolayı hizmetlerde maliyete dayalı
fiyatlama metodunun kullanılması nadiren ortaya çıkan bir durumdur.
Buna karşılık, bazı şirketler, değer esasına
göre fiyatlandırma uygularlar.
Bunun için alıcının sunuma en fazla ne kadar
ödeyeceği tahminini yaparlar.
Sonra, alıcıya bir “tüketici fazlası” bırakarak,
yaptıkları tahminden daha az bir fiyat -değer fiyatı- koyarlar.
Satıcı, maliyetinin değer fiyatından çok daha az
olacağını umut eder.
Eğer böyle olursa satıcı iyi bir kar elde eder.
Eğer satıcının maliyetleri değer fiyatına
yakınsa ya da onu aşarsa, satıcı muhtemelen bu sunumu hiçbir zaman
yapmayacaktır.
Değer esasına göre fiyatlandırma, diğer
durumlarda da ortaya çıkar.
Konsere gidenler, ön sıralardaki koltuklar
için, balkondaki koltuklardan, hafta sonu konserleri için de hafta içi
konserlerinden daha fazla öderler
Talebe dayalı fiyatlama, farklı tüketici
gruplarının ürün için farklı fiyatlar ödemeye istekli olduklarında
kullanılır.
Hizmet işletmeleri, farklı düzeylerdeki fiyat
seviyelerini ödemeye razı ve farklı fiyat duyarlılığına sahip tüketici
gruplarına göre farklılaşmaya gidebileceği gibi, hizmetin sunulduğu yere göre,
farklı mekânlarda farklı fiyat uygulamalarına da gidebilir.
Ayrıca, hizmet işletmeleri dalgalı bir yapı
gösteren talepleri dengelemek amacıyla farklı zaman dilimlerine yönelik farklı
fiyat stratejileri benimseyebilir.
Özellikle boş zaman ve rekreasyon pazarını
domine eden en önemli sektörlerden biri olan turizm sektöründe zamana göre
fiyat farklılaşması sıklıkla görülmektedir.
Rekabete dayalı fiyatlamada ise rakiplerin
fiyatları göz önünde bulundurur.
Bu yöntemde, rakiplerin fiyatlarına
maliyetlerden ve gelirlerden daha çok önem verilir.
Eğer rekabet eden mallar türdeş ise ve fiyat pazarda
geçerli en önemli etken ise bu yöntem uygulanır.
Ancak rekabete dayalı fiyatlamada rakiplerin
fiyatlarının aynen uygulanması söz konusu değildir.
Rakip fiyatlarının belirli bir ölçüde üstünde ya da
altında fiyatlama yapılabilir.
Tüm bunların ışığı altında fiyatlamanın pazarlama
karmasının üzerinde dikkatle durulması gereken konularından biri olduğunu
söylemek yanlış olmayacaktır.
Fiyat ve fiyatlamanın önemi şu bakımdan ele
alınabilir.
Fiyat, talebi ve satış hacmini etkiler.
Aşırı yüksek ya da düşük fiyat, pazarda
ürünün
tutunmamasına neden olabilir.
Bu bağlantıda, fiyat esnekliği çok önem
arz etmektedir.
Satış fiyatı işletmenin tüm işlerinin
karlılığını belirler.
Fiyat, potansiyel tüketicilerin ürünü veya
markayı algılamalarını etkiler ve ürün konumlandırmasında katkıda bulunur.
Fiyat kalite ile sıkı bir ilişki
içerisinde olarak mal veya
hizmetin imaj göstergesi rolünü de
üstlenmektedir
Fiyat, rakip mal ve hizmetleri
karşılaştırmada en uygun temeli oluşturur.
Fiyattaki azıcık bir değişiklik pazar
tarafından tespit edilir ve pazardaki dengesizliğe yol açabilir.
Fiyatlama stratejisi pazarlamanın diğer
unsurları ile eşgüdümlü olmalıdır.
Bir ürün fiyatı; reklam, tutundurma,
ambalaj ve mal konumlandırma masraflarını da içermelidir.
Boş zaman ve rekreasyon pazarında hizmetlerin ekonomik
göstergeleri ürünün pazarlama başarısını etkiler.
Pazar araştırmaları sayesinde, boş zaman ve
rekreasyon ürünleri için tüketicilerin fiyat beklentileri belirlenebilir ve
daha sonra uygun fiyat ayarlaması yapılabilir.
Fiyat, gerçekte algı ile ilişkili olduğundan dolayı
çok düşük olduğunda tüketiciler bir kalite eksikliği algılayabilmektedir.
Fiyatın çok yüksek olduğu durumda ise, bütçe
hedeflerini karşılama noktasında bazı sorunlar ortaya çıkabilmektedir.
Boş zaman ve rekreasyon ürünlerinde ödeme
istekliliği tüketicinin aldığı hizmet karşılığında duygusal tatmin sağlaması
ile yakından ilişkilidir.
Organizasyonlar pek çok faktöre dayalı olarak
fiyatlandırma kararları alır.
Bu faktörlerin birkaçı ve bu faktörler ele
alınırken sorulması gereken sorular aşağıdaki biçimde ifade edilebilir .
Değişken maliyetler:
Fiyatlandırma,
bir program ile doğrudan ilişkili değişken maliyeti ya da
maliyetleri kapsıyor mu?
Eğer öyleyse, bu maliyetler (örneğin; maaş, malzeme,
kira ücretleri) nedir?
Sabit maliyetler:
Sabit
maliyetlerin bir kısmını ya da tamamını (örneğin; altyapı hizmetleri, bakım,
tam zamanlı personel) vergiden düşmek ya da bir fondan karşılamak mümkün
müdür?
Genel masraflar:
Genel
masraf bölümlerinin hangileri (örneğin; idari personel, ekipman, bakım)
fiyatlandırma sürecinin içerisine dahil edilecektir?
Genel olarak; boş zaman ve rekreasyon
ürünlerinin fiyatlandırma stratejilerinin tüketici ile ürünü buluşturma
noktasında önemli olduğunu ifade edebiliriz.
Fiyat, tüketicinin boş zaman ve rekreasyon ile lişkili
ürünü satın alma motivasyonunu önemli ölçüde etkileyecektir.
Dağıtım
Daha öncede ifade edildiği gibi boş zaman ve
rekreasyon pazarı ile ilişkili bir çok ürün hizmet niteliği taşımaktadır.
Malların pazarlamasında olduğu gibi hizmetlerin
pazarlamasında da dağıtım, önemli bir pazarlama karması unsurudur.
Ancak, hizmetlerin üretilmesi ve tüketilmesi
bütünleşik bir süreç oluşturduğundan dolayı hizmet pazarlamasında dağıtım
süreci bir takım farklılıklar gösterir.
Her satıcı, mallarını hedef pazara nasıl
ulastıracağına karar vermek zorundadır.
Var olan iki seçenekten biri malları doğrudan satmak, ikincisi
de aracılar vasıtasıyla satmaktır.
Belirli bir sanayi dalında her iki dağıtım şekline de
rastlanabilir.
Dayanıklı ve dayanıksız tüketim mallarında
sorun bunların tüketicilere nasıl ulaşacağıdır.
Üretici ve müşteri arasındaki coğrafi uzaklık aracılar
yardımı ile kapatılır.
Hizmetlerde ise sorun hizmetin müşteriye ya da
müşterinin hizmete nasıl ulaşacağıdır, çünkü hizmet ancak üretici ve
müşterinin bir araya gelmesi halinde sunulabilir.
Hizmet işletmelerinde doğrudan satış/dağıtım ve
aracılarla/dolaylı satış/dağıtım olmak üzere dağıtım stratejilerinde
kullanılabilecek iki farklı strateji mevcuttur
Doğrudan satış/dağıtım:
Hizmetlerin
taşıdığı çeşitli özelliklerden dolayı, pek çok hizmet alanında doğrudan
dağıtım kanalı uygulanır.
Fakat güvenlik, eğlence ve sigortacılık gibi
bazı hizmet alanlarında dolaylı dağıtım kanalı uygulanır.
Hizmetlerin dayanıksız, depolanamaz, hizmeti
verenden ayrılamaz oluşu yüzünden, hizmeti veren kişi, eş zamanlı olarak
hizmeti üretmek ve dağıtmak zorundadır.
Sonuç olarak;hizmetler, fiziksel bir ürün
olmadığından geleneksel toptancılar ve diğer aracılar, bu pazarlama alanında
nadiren görülmektedir.
Perakendeciler bu alanda tek başlarına bağımsız
bir faaliyet içerisinde olamazlar.
Hizmetlerin dağıtımında, mallar için geliştirilmiş
dağıtım kanallarından yararlanmanın, çoğu hizmetler için sınırlı olduğu
görülmektedir.
Hizmetlerin özelliklerinin doğrudan dağıtım
kanallarının kullanılmasını zorunlu kılmasıyla, hizmeti üreten ile hizmeti
alan arasında karşılıklı ilişkiler gelişir.
Hizmet sunan kişi eğer işini severek ve bilerek
yapıyorsa bu şekilde yüz yüze olmanın sağlayacağı bütün avantajlardan
yararlanarak, hizmet alanı en iyi şekilde tatmin edebilir.
Doğrudan dağıtımın yararları arasında, hizmet üretip
sunana geniş bir hareket özgürlüğü sağlaması ve kararlarında bağımsız
davranma serbestliği vermesini sayabiliriz.
Yüz yüze ilişki içerisinde bulunarak hizmet sunan
kişi, karşısındaki kişinin tutum ve davranışlarından kendisine verilmek
istenen mesajları iyi algılayacak olursa, hizmet alanı tatmin etme
fırsatını yakalayabilir.
Aracılarla/dolaylı satış/dağıtım:
Hizmetlerin dağıtımında öngörülen geleneksel düşünceye
rağmen, çoğu hizmet endüstrisinde, hizmetin üreticileri ve kullanıcıları
arasında yer alan aracılar, farklı dağıtım birimleri kullanarak, farklı
dağıtım kanalları geliştirmişlerdir.
Bu aracılar, hizmet kullanacak olanlara uygun
hizmetleri vermek için değişik roller oynar.
Hizmetlerin dağıtımında kullanılan aracılar
büyüklüklerine, yapılarına, yasal statülerine ve hizmet üretici ile
ilişkilerine göre çeşitli biçimlerde olabilir.
Hizmetler nihai müşterilere acente ve brokerler,
yetkili bayilik sistemleri (franchising) ve elektronik dağıtım kanalları
aracılığıyla ulaşırlar.
Pazar araştırması bir hizmetin erişebilirliği ve
tüketici için kullanılışlığı hakkında bilgi verir.
Boş zaman ve rekreasyon ile ilişkili bir ürünün
hedef tüketicisine ne kadar uzaklıkta olduğu ve bu tüketici grubunun ürün
ile nasıl temas edeceği dağıtım programları içerisinde belirlenmelidir.
Örneğin; Amerika Birleşik Devletlerinde Kansas
Rekreasyon ve Parklar Birimi en uygun program gelişimini sağlamak için
tüketicilerin rekreasyon ve spor etkinliklerine katılma davranışını
inceleyerek, kendi programlarında hangi yönleri ön plana çıkaracaklarına karar
vermişlerdir.
Boş ve rekreasyon ürünlerinin dağıtımında dört
anahtar nokta ön plana çıkmaktadır.
Yerleşke:
Boş zaman ve rekreasyon hizmetinin sunulduğu yer
tüketicinin bu etkinliğe katılma motivasyonunu olumlu ya da olumsuz olarak
etkilemektedir.
Bu yüzden boş zaman ve rekreasyon etkinliğinin
sunulduğu yer önemli bir kriter olarak karşımıza çıkar.
Merkezilik:
Boş zaman ve rekreasyona yönelik program ve hizmetler
sunan bir tesisin merkezi bir yerde olup olmadığı tüketim açısından oldukça
önemlidir.
Çünkü tesisin merkezi bir yerde olup olmadığı
ulaşımdan finansmana, katılımdan yönetime kadar birçok konuyu etkileyecektir.
Erişebilirlik:
Erişilebilirlik
tüketicinin bir hizmete ulaşabilmesinin ne kadar kolay olduğunu gösteren
bir ölçüdür.
İdeal olan, özürlülük, cinsiyet, etnik köken ya
da diğer faktörlere bakılmaksızın, herkes için engelsiz bir hizmet
oluşturabilmektir.
İşlevsellik:
İşlevsellik;
boş zaman ve rekreasyon programlarının ve tesislerin katılımcısına sunduğu
yararlar ile ilgilidir.
Tutundurma
Tüketicilerin, üretici kuruluşların ve
pazarlamacıların sürekli değişen çalışmalar konusunda bilgi sahibi
olmaları kaçınılmazdır.
Bir an için bunun olmadığı varsayıldığında,
tüketicilerin binlerce ürün ve hizmetin çoğundan haberdar olmayacakları
düşünülebilir.
Günümüzde çağdaş ve gelişmiş toplumlarda, tüketiciler
ile üreticiler arasında bir iletişim olayı oluşmaktadır.
Pazarlar büyümeye başlayıp, üretici ile tüketici
arasındaki fiziki uzaklığın açılması sonucu, sistemli bir iletişim ihtiyacı
ortaya çıkmıştır.
Bu önemli gelişmenin yanında, artan rekabet
koşulları işletmeleri daha etkin uygulamalar yapmaya zorlamıştır.
Bu bakımdan tutundurma, işletmeler açısından önemli
pazarlama karma elemanlarından biri haline gelmiştir.
Orijinali “promotion” olan tutundurma kavramının
sözlük anlamı, terfi, yükselme ya da yükseltme, geçiş ve satış artışını
sağlayan unsurlar olarak ele alınabilir.
Pazarlama bakımından ele alındığında, İngilizce
“promotion” kelimesinin karşılığı olarak Türkçe’de pek çok kelime
kullanılmıştır.
Örneğin; satış çabaları, satış arttırıcı çabalar,
satış tahriki, satış teşviki, tutundurma, promosyon, pazarlama iletişimi gibi
bir çok kelime tutundurma sözcüğünün yerine kullanılmaktadır.
Bu kelimelerden hangisi tercih edilirse edilsin,
anlatılmak istenen “tutundurma” kavramıdır.
Tutundurma; bir ürün ya da hizmetin, bir kurumun, bir
kişinin ya da bir fikrin hedef pazara olumlu bir şekilde tanıtılıp
benimsetilmesidir.
Bunun için de hedef pazardaki müşterilerin
tanıtılıp benimsetilecek ürün, hizmet, kurum, kişi, fikir hakkında
bilgilendirilmeleri ve olumlu yanıt vermeye ikna edilmeleri gerekir ki, bu
da etkin bir iletişim sistemi gereksinimini ortaya koyar
Tutundurma; bilgilendirme, dikkat çekme,
katılımcıları satın almaya ikna etme gibi çeşitli faaliyetleri kapsar.
Genel pazarlama perspektifinden tutundurma, tüketici
satın alma karar sürecini etkileme, ikna etme ya da bilgi verme olarak
tanımlanabilir.
Tutundurma ile ilgili yapılan değişik
tanımlardan hangisi ele alınırsa alınsın, hepsinde ortak olan bazı özellikleri
ortaya koymak olasıdır
1. Tutundurma, iletişim karmasına dayanır ve
ikna edici olma özelliği vardır.
2. Tutundurma, doğrudan satışları kolaylaştırma
amacına yönelik olduğu kadar, tutum ve davranışlara da yöneliktir.
3. Tutundurma, diğer pazarlama eylemleri ile birlikte
uygulanır ve onların etkisi altındadır.
4. Tutundurma, ürün, fiyat ve dağıtım arasında
planlı ve programlı bir çalışma gerekir ve sonuçta sinerjik bir etkiyi
oluştururlar.
5. Tutundurma, işletmelerin genellikle dış çevre
ile olan iletişimini içerir.
6. Tutundurma, genellikle fiyata dayalı olmadan
bir rekabet aracıdır.
7. Tutundurma, sadece tüketicilere yönelik
değil, pazarlama kanal üyelerine de yöneliktir.
İnsanların ürünleri satın alabilmesi için, her şeyden
önce bu ürünler hakkında haberdar olması gerekir.
Tutundurmanın ilk amacı ürün hakkında insanlara bilgi
vermektir.
Bu nedenle tutundurma, boş zaman ve rekreasyon
pazarlamasında pazarlama karmasının önemli elemanlarından biridir.
Tutundurma, pazarlama karmasının diğer elemanları ile
uyum içinde düşünülmesi gereken, kendi içinde de farklı özellikler
taşıyan ve tutundurma karması olarak adlandırılan elemanlardan oluşur.
Tutundurma çalışmalarının açıklanan özellikleri birbirini
destekleyen çabalar sonucunda elde edilir.
Bu çabalar pazarlama yönetimi tarafından uygulanır ve
amaca yöneliktir.
Reklam:
Reklam, pazarlama bakış açısından en önemli tutundurma
elemanlarından biridir ve tutundurma karma elemanları arasında en büyük paya
sahiptir.
Reklam, seyirciyi etkilemek ya da ikna etmek
için kitlesel medyayı kullanan belirli bir sponsorun (kişi veya kuruluş) ödeme
karşılığı yapmış olduğu kişisel olmayan bir iletişim şekli olarak
tanımlanabilir.
Reklam, genellikle işletmelerin tüketiciye
ürünleri ve işletme imajıyla ilgili mesaj iletmek istediğinde başvurduğu ilk
araç olma özelliği taşımaktadır.
Reklam uzunca bir dönem işletmeler için mesajlarını
tüketiciye ulaştıracağı pahalı bir araç olmuştur.
Ancak reklamın geniş kitlelere ulaşması, hem
pazarlama iletişimi hem de kurumsal iletişim yönünden reklamı etkili bir
iletişim aracı haline dönüştürmektedir.
Reklam, pazarlama bakı! açısı ile marka
farkındalığı ve marka bağlılığı yaratmaya yardımcı olan temel araçlardan biridir.
Bunun yanı sıra, reklamın imaj, mal ve hizmetleri
için bir kimlik yaratma özelliği de bulunmaktadır.
Kişisel Satış:
Reklam, kişisel olmayan bir iletişim şekli iken, kişisel
satış kişisel iletişime dayanan bir araçtır.
Amerikan Pazarlama Birliği; kişisel satışı,
satış yapmak maksadı ile bir ya da daha çok satın alıcı ile konuşarak sözel
sunuşta bulunma olarak tanımlamıştır
Kişisel satış doğrudan satış yapma amacıyla
potansiyel tüketicilere yapılan sözlü sunum olarak tanımlanabilir.
Kişisel satışta satış elemanları, tanıtımını
yaptıkları mal ve hizmet aracılığıyla tüketici ile firma arasında bir ilişki
kurar.
Tüketicilerden elde edilen tepkiler sayesinde
geri bildirim sağlanır.
Kişisel satış; telefonla satış, video
konferansı, karşılıklı etkileşime dayanan bilgisayar ağları ile satış yapmayı
da kapsar.
Kişisel satış bir dizi işlem gerektiren bir
süreçtir.
Bu süreç ile ilgili farklı sayıda aşamaları ortaya
koyan yaklaşımlar bulunsa da temelde üzerinde durulan konular benzerlik
taşımaktadır.
Fill, bu süreçle ilgili olarak yedi temel
aşamayı işaret etmektedir.
Bu süreçle ilgili temel aşamalar aşağıdaki şekilde
gösterilmiştir.
Sürecin ilk aşamasında müşteriler aranır.
Örneğin; bir otomobil yarışı ile ilgili
organizasyon belli kategoriler ile ilgili sponsor bulmak istiyorsa, her şeyden
önce bu müşterilerin kimler olabileceği konusunda bir araştırma yapmak durumundadır.
Daha sonra sürecin ikinci aşamasında bulduğu
olası müşterileri belli kriterlere göre sınıflandırır.
Bu sınıflandırma uygulanacak yaratıcı satış tekniği
açısından gereklidir.
Alkolsüz içecek sınıfı için bulunan potansiyel
müşteriler ile otomobil lastiği tedarikçiliği şeklinde sponsorluk yapacak
müşteriler haliyle farklı olacaktır.
Her sponsor adayına farklı yaklaşımlarla
gidileceğinden bu aşama önem taşır.
Potansiyel müşteriler sınıflandırılırken gerekli
tüm detaylı bilgilerin toplanması önem taşır.
Hedef kitlesi, daha önce yapmış olduğu sponsorlukları, çekilme
nedenleri vb. tüm konular detaylı olarak ele alınmalıdır.
Daha sonraki aşamada ise sınıflandırılan bu potansiyel
müşteriler ile ilişki geliştirilir.
İlişki kurulduktan sonra sıra satış mesajının
sunulmasına gelir.
Satış mesajı sunulurken sponsorluğun yararları, ilgili
otomobil yarışını izleyen kişilerin profilleri, marka-organizasyon uyumu ve
bunun gibi can alıcı pek çok unsur potansiyel müşteriye sunulmalıdır.
Sunma aşamasında potansiyel müşterilerden gelecek sorular
ve itirazlar ele alınır.
Daha sonra ise satış işlemi bitirilir.
Satış işleminde anlaşmaya varılmış olması o işlemin
bittiğini göstermez.
Satış sonrası sağlanacak hizmetler ve verilecek
destekler o an için ve gelecekte gerçekleşebilecek satın almalar için büyük
önem taşır.
Satış Tutundurma:
Kurumsal iletişim amaçlarına hizmet eden araçlardan
bir diğeri satış tutundurmadır.
Satış tutundurma, tutundurma stratejisinin
önemli elemanlarından biridir.
Satış tutundurma reklam, kişisel satış ve halkla
ilişkiler faaliyeti dışında kalan faaliyetleri içerir.
Satış tutundurma, ani bir değişim yaratmak için,
tüketicilerin eyleme geçmesini amaçlayan kısa dönemli faaliyetler olarak
tanımlanabilir.
Satış tutundurma nihai tüketicilere ve dağıtım
kanalındaki aracılara yönelik olabilir.
Tüketicilere yönelik satış tutundurma “Çekme
Stratejisi”, aracılara yönelik satış tutundurma ise “İtme Stratejisi” olarak
değerlendirilir.
Satış tutundurma yöntemleri tele pazarlama,
fiyat tutundurma araçları, satış noktasında sergileme, çekilişler,
yarışmalar, imza günleri vb. pek çok faaliyeti kapsar.
Satış tutundurma programının geliştirilmesinde
ve satış tutundurma kararının verilmesinde bir takım faktörlerin göz önünde
bulundurulması etkinlik ve verimlilik açısından yarar sağlar.
Bu faktörler şunlardır
Kullanılacak teşviklerin hacmi
Hedef kitlenin kimler olacağının belirlenmesi
Dağıtım şeklinin belirlenmesi (mağazada, kapıdan
kapıya vb.)
Satış tutundurma aracının ne sürece uygulanacağı
(çok kısa bir süre uygulanması bazı tüketicilerin haberdar olmasını
engeller, çok uzun bir süre ise ürünün imajına zarar verebilir)
Niceliğin ne olacağının belirlenmesi (kaç paket, ne
kadar ödül vb.)
Zamanlama ve koordinasyon (sezon, perakendeci ile
ilgili aktiviteler ve üretimin göz önünde bulundurulması)
Bütçe (satış tutundurmaya ne kadar bütçe ayrılacağının
ve işletme kaynaklarının göz önünde bulundurulması)
Ön test yapılması (satış tutundurma için en uygun
zamanın belirlenmesi için yapılacak araştırma)
Beklenmedik olaylar karşısında verilecek tepkiye
hazırlıklı olma (rakiplerin faaliyetleri, ekonomik koşullar vb.)
Satış tutundurma kısa dönemli satışları arttırmak için
kullanılır.
Satış tutundurmanın diğer amaçları, marka farkındalığı
yaratmak, dağıtım kanalını geliştirmek, sunulan ürünler hakkında
tüketiciye hatırlatmada bulunmak, yeni müşteriler kazanmaya çalışmaktır.
Halkla İlişkiler ve Duyurum:
Halkla ilişkiler ve duyurum kurumsal iletişim
amaçlarına hizmet eden araçlardan biri olarak ele alınır.
Halkla ilişkiler kavramına çoğu zaman hatalı bir
şekilde duyurum olarak bakılmaktadır.
Uluslararası Halkla İlişkiler Birliği halkla
ilişkileri, özel ya da kamu kurum ve kuruluşlarının, ilişkide bulunduğu
kimselerin anlayış, sempati ve desteğini elde etmek için sürekli olarak yaptığı
faaliyetler olarak tanımlamaktadır.
Ürünün ve markanın önem kazanması, tüketicinin
etkinliğinin artması ve iletişimin pazarlama düşünceleri içerisindeki değerinin
ortaya çıkması halkla ilişkilerin değişime uğrayarak pazarlama içinde
etkin bir rol almasına neden olmuştur.
Bu gelişmelerle beraber halkla ilişkiler kavramı,
kurum ile kamuoyu arasındaki iletişimi sağlayan Kurumsal Halkla İlişkiler (CPR) ve
kurumun pazarlama çalışmalarına destek olan Pazarlama Yönlü Halkla
İlişkiler (MPR) olmak üzere iki parça halinde değerlendirilebilir.
Kurumsal halkla ilişkiler (CPR), kurum ya da
kuruluşun muhatap olduğu ve olacağı bütün hedef kitleler ile ilişkileri
düzenleyerek, bu kitlelerin kuruma karşı olan bilgisizliklerini bilgiye,
ilgisizliklerini ilgiye ve de sempatilerini kurumsal kimliğe dönüştürme
çabalarının bütünüdür.
Pazarlama yönlü halkla ilişkiler (MPR) ise;
satışı ve müşteri memnuniyetini teşvik eden, şirketleri ve ürünleri
tüketicilerin istekleri, ihtiyaçları, çıkarları ve özel ilgi alanları ile
özleştiren, inanılır, güveniler, bilgi ve etkileşim iletişimini kullanan toplam
bir planlama, yürütme ve değerlendirme programı sürecidir.
Bir başka ifadeyle MPR, işletmenin satışını
artırmak amacıyla pazarlama stratejileri doğrultusunda pazarlama
faaliyetlerini destekleyen halkla ilişkiler uygulamalarıdır.
Genel olarak MPR, kuruma yönelik olan CPR’ın aksine ürüne
yönelik faaliyetleri içermektedir.
MPR daha çok pazarlamaya yakındır.
MPR, pro-aktif halkla ilişkiler ve reaktif
halkla ilişkiler olmak üzere iki grupta incelenmektedir.
Halkla ilişkilerin yoğun olarak kullanıldığı önemli
araçlardan biri de duyurumdur.
Duyurum, medyada olumlu bir sunuşla bir ürün, hizmet
veya firma hakkında ticari bakımdan önemli haberler yayarak firma ürünlerine
olan talebi özendirmeye yarayan eylemlerdir.
Başka bir deyimle, duyurum, bir örgüt veya onun
ürünleri ya da kuruluşları ile ilgili kısa veya ayrıntılı haberler ya da
makaleleri, medya araçları ile yayınlayarak ve bu yayın araçlarına belirli bir
bedel ödemeden yapılan olumlu tanıtma ve benimsetme çabalarıdır.
İnsan
Hizmetin ulaştırılması esnasında yer alan ve böylece
hizmetin müşterisinin algılamalarını etkileyen tüm bireyler genişletilmiş
pazarlama karmasının insan unsurunu oluştururlar.
İşletmenin personeli, müşteriler ve hizmet
çevresindeki diğer müşteriler gibi unsurlar insan öğesi içinde
değerlendirilebilir
Hizmet sektöründe üretim, çoğunlukla bu sektörde
çalışan elemanlarca ve hizmet satın alan ile yüz yüze gelindiğinde
gerçekleştirilir.
İşin en zor yanı da budur, çünkü yapılan en zor
işlerden birisi, insanlarla yüz yüze gelinerek yapılan iştir.
İnsan doğası gereği çok küçük şeylerden kolayca
etkilenen bir psikolojik yapıya sahiptir.
Buradaki güçlük, hizmet alanın da hizmet verenin
de insan olmasından kaynaklanmaktadır.
Bunun için bu alanda çalışacak elemanların,
çalışacakları işlere uygun olarak bir eğitim kurumunda, yeterli mesleki bir eğitimden
geçirilmesi gerekmektedir
Hizmetler alanında yürütülen faaliyetler hafife
alınmamalı, bu alanlarda kalifiye olmayan elemanlara yer verilmemelidir.
Hizmet üreten elemanların, farklı beklentilere
cevap verecek sekilde esnek olması ve bu esnekliği yerine
getirebilecek yetkilerle ve yeteneklerle donanmış olması
gerekmektedir.
Müsteri şikayetlerine neden olan bir hizmet elemanında
genellikle var olan eksiklikler; tecrübesizlik, inisiyatif sahibi olmama,
eğitimsizlik, iletişim zayıflığı, güler yüzlü olmama ve yeniliklere açık olmama
gibi eksikliklerdir.
Hizmet işletmelerinde personelin iyi olmaması durumunda,
hizmetin kalitesi olumsuz olarak etkilenecektir, çünkü tüketiciler,
hizmetlerin kalitesini büyük oranda bu hizmeti üreten personel ile
değerlendireceklerdir
Fiziksel Kanıtlar
Bir hizmet işletmesinden hizmet almak üzere yola çıkan
tüketiciler, söz konusu hizmeti alıp almama konusunda kararlarını
verirken çok değişik faktörlerin etkisi altında kalır.
Bu faktörlerden biri de hizmet işletmesinin fiziksel
ortamıdır.
Müsteriler, hizmet personeli ile olduğu kadar
hizmetin üretiminde kullanılan ekipmanlar ile de ilgilenirler ve beklenen
hizmetin verilmesinde ekipmanın, yerin ve bu yerde bulunan diğer fiziksel
varlıkların her birinin rolü vardır.
Fiziksel kanıtlar; hizmetin ulaştırıldığı,
işletme ile müşterinin etkileşimde bulunduğu çevre ile hizmetin performansını
ya da iletişimini kolaylaştıran dokunulabilir unsurlardan oluşur.
Hizmetin fiziksel kanıtları hizmeti temsil eden
tüm maddi unsurları kapsar.
Broşürler, mektup başlıkları, katvizitler, imza,
raporların formatı ve ekipmanlar fiziksel kanıtlara örnek olarak
gösterilebilir.
Süreç
Bir hizmet işletmesinden hizmet almak üzere yola çıkan
tüketiciler, söz konusu hizmeti alıp almama konusunda kararlarını verirken çok
değişik faktörlerin etkisi altında kalır.
Bu faktörlerden biri de hizmet işletmesinin fiziksel
ortamıdır.
Müsteriler, hizmet personeli ile olduğu
kadar hizmetin üretiminde kullanılan ekipmanlar ile de ilgilenirler ve beklenen
hizmetin verilmesinde ekipmanın, yerin ve bu yerde bulunan diğer fiziksel
varlıkların her birinin rolü vardır.
Saf hizmetler somut sonuçlarından çok üretim
süreci açısından tanımlanırlar.
İmalat sektöründe üretim sürecinin nasıl gerçekleştiği
müşteriler açısından hiç önem taşımazken, müşteriyle yüksek ilişkiye
dayalı hizmetlerde bu süreç müşteri açısından çok önemlidir.
Örneğin; bir restoranın müşterileri personelin
onlara hizmet etme biçiminden ve üretim sürecindeki bekleme zamanından
etkilenirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder