28 Kasım 2022 Pazartesi

 REKREASYONDA YÖNETİM FONKSİYONLARI

 

Yönetimin fonksiyonları aynı zamanda yönetim sürecinin aşamalarını ifade etmektedir.

Bir yerde yönetim mekanizmasından söz edilebilmesi için belirli fonksiyonların yerine getirilmesi gerekir.

 Bu, aynı zamanda her yöneticinin yerine getirmesi gereken belirli fonksiyonların olduğu anlamına gelmektedir.

Her yönetimde olduğu gibi rekreasyon yönetiminde de belirli fonksiyonların yerine getirilmesi gerekir.

 Genel olarak yönetimin fonksiyonlarını beş başlık altında toplanmıştır:

 

• Planlama

• Örgütleme

• Yürütme

• Koordinasyon

• Kontrol

 

Planlama Fonksiyonu

Yönetimin en önemli işlevlerinden birisi olan planlama, amaçların ve bu amaçların elde edilmesi için gerekli olan faaliyetlerin belirlemesi sürecidir.

 Planlama, planı ortaya çıkarmak için sarf edilen gayretleri ve bir süreç ifade eder.

Planlama; geleceği göz önüne getirme, hedef koyma, hedeflere ulaşmak için yapılacak eylemlerin belirlenmesi, eylemlerin tamamlanacağı hedef tarihlerinin tespit edilmesi ve başarı ölçütlerinin tanımlanması sürecidir.

 Bir diğer tanım ile planlama, insanlara ve kuruluşlara nereye gittiklerini görme imkânı tanıyan, gitmek istedikleri yere nasıl, hangi yolla ve ne kadar sürede, hangi aşamalardan geçerek gideceklerini gösteren bir sistemdir.

 Planlama yönetim için bir dizi hareketi ortaya koymaktadır ve planlama sürecinin devamlı nitelikte olduğu unutulmamalıdır.

 Genel anlamda planlama süreci dört aşamadan oluşmaktadır;

1. Misyon ve vizyonun belirlenmesi,

 2. Amaç ve hedeflerin belirlenmesi,

3. Amaçlara ulaştıracak alternatiflerin belirlenmesi ve karşılaştırılması,

4. Alternatifler arasından en uygununun seçilmesi ve planın yapılması.

 Planlama süreci; Misyon ve vizyonun belirlenmesi, amaç ve hedeflerin belirlenmesi, amaçlara ulaştıracak alternatiflerin belirlenmesi ve karşılaştırılması, alternatifler arasından en uygununun seçilmesi ve planın yapılması aşamalarından oluşur.

 Rekreasyon planlaması ise çevre tasarımının bilgi ve tekniğini, serbest zamanı, açık alanları, enerji ve parayı, insan ihtiyaçlarına uygun olarak kullanabilme alternatifleri yaratan, sosyal bilimlerle birlikte kullanarak, insanların serbest zamanları ile mekân arasında ilişki kuran bir yöntemdir.

Rekreasyon planlamasının en önemli amacı şehir yaşamı ve çevresinden, el değmemiş doğal kaynaklara kadar uzanan doğal çevrenin kalitesini yükseltmektir.

Tutarlı bir rekreasyon planlaması, insanların ihtiyaçlarını ön plana alan ve toplumdaki kişilerin değişik merak, yetenek ve değerler ile müşterek ilgileri yansıtabilmelidir.

Ancak, öncelikle böyle bir planlamanın gerekliliği, toplum ve yöneticiler tarafından kabul edilmelidir.

Rekreasyon programları, kullanıcının özellikleri veya beklentileri dikkate alınarak hazırlanmalıdır.

Zaman, gelir, eğitim, nüfus vb. nitelikler bunların başında gelmektedir.

Programda, uygulama sınırlılıkları, potansiyel kapasite ve baskı durumlarında maksimum kullanım üzerinde de durulmalıdır.

 Bir spor salonunun ikiye bölünmek suretiyle birçok spor branşını yapacak insanlara tahsis edilmesi, bu duruma örnek olarak verilebilir.

 Rekreasyonel programlamanın en önemli unsurunu insan oluşturmaktadır.

 Rekreasyonel organizasyonlar da insanların ihtiyaçlarına ve ilgilerine cevap verebilmek için var olmuşlardır.

 Bu durumda programlar; insana karşı değil, insanla birlikte planlama yaklaşımını benimsemek durumundadırlar.

 Rekreasyon planlamasında, planlama amaçlarının gerçekleştirilebilmesi ve rekreasyon planlamasının kendine özgü nitelik ve koşullarının daha iyi anlaşılması açısından rekreasyon planlama ilkelerinin bilinmesi gerekmektedir.

 Bu ilkeler, tüm rekreasyon türleri için planlanmada göz önünde bulundurulması gereken ortak ilkelerdir.

Bu bağlamda rekreasyon planlama ilkeleri şu şekilde sıralanabilir.

 • Uygulanacak planın amacı önceden saptanmalı ve plan bu amaca uygun olarak hazırlanmalıdır.

• Planların olabilecek en düşük maliyetle uygulanması sağlanmalıdır.

 Planlama bütçesi ile gereksinimler arasında bir denge kurulmalıdır.

 • Yaş, cinsiyet, gelir düzeyi, kültürel özellikler gibi faktörlere bakılmaksızın tüm bireyler rekreasyonel etkinliklere katılabilmelidir.

 Planlar toplumun bütünü göz önüne alınarak hazırlanmalıdır.

 • Planlama sürecinde bireysel ve bireysel olmayan gereksinimler  tespit edilmeli ve planlar bu gereksinimleri karşılayacak nitelikte hazırlanmalıdır.

• Planlama sürecinde, rekreasyon faaliyetlerine katılacak bireylerin ve toplumun nitelikleri, sosyal araştırma yöntemleri kullanılarak sağlıklı bir şekilde tespit edilmeli ve planlar bu bilgiler ışığında hazırlanmalıdır.

• Rekreasyonel sistemde ve genel planda bütünlük sağlanmalı, ilişkili alanlar ve aktiviteler değerlendirilmelidir.

 • Var olan mekanın potansiyeli analiz edilmeli ve planlar mekanın potansiyeli göz önüne alınarak hazırlanmalıdır.

Mevcut alanın kullanım yönünden en iyi şekilde değerlendirilmesi için  estetik ve fonksiyonel prensipler birlikte dikkate alınmalıdır.

• Değişen koşullar ve ihtiyaçlar izlenmeli, planlama bu değişiklikleri önceden kavrayıp, bunlara uyum sağlayacak nitelikle olmalıdır.

 • Rekreasyon planlaması, eğitim, sağlık, ulaşım, altyapı gibi faktörler göz önüne alınarak yapılmalıdır.

 • Rekreasyon kaynaklarının, gelecekteki gereksinimler dikkate alınarak, korunmasına ve geliştirilmesine ağırlık verilmelidir.

 • Karmaşık düzenlemeler yerine sadelik tercih edilmelidir.

 

• Yalnızca planlamanın yapılacağı alanın değil, tüm çevrenin kalitesine özen gösterilmelidir.

 • Rekreasyonel tesisler katılımcıları rahatlık, sağlık, güvenlik, zevk alma açısından hoşnut edecek şekilde düzenlenmeli ve yönetilmelidir.

 • Bir rekreasyon türü için hazırlanan alan, farklı rekreasyon türleri  için de kullanılabilmelidir.

 • Rekreasyon alanları kesintisiz olarak rekreasyon amacıyla kullanılmalı, bu alanların özel amaçlar için kullanılmalarına olanak tanınmamalıdır.

 Bir rekreasyon türü için hazırlanan alan, farklı rekreasyon türleri için de kullanılabilmelidir.

Planlama birçok faktöre göre sınıflanmaktadır.

 Rekreasyon planlamasında ise genellikle stratejik planlama kullanılmaktadır.

 Stratejik planlama, şu an nerede olduğunuza, nereye ulaşmak istediğinize buraya en kolay hangi yoldan gideceğinize karar verme sürecidir.

 Stratejik planlama süreci, hedefleri belirlemek için (nereye gideceksiniz?) bir durum analizi yapmayı (neredesiniz?) ve bu hedeflere ulaşmak için taktikler belirlemeyi (nasıl gideceksiniz?) içermektedir.

  İşletmenin başarısını artırmaya yönelik olarak yapılan stratejik planlar çeşitli özelliklere sahiptirler;

 • Stratejik planlama, örgütün iç ve dış çevresini irdelemesine yöneliktir.

 • Stratejik planlama şu anda alınacak kararların geleceği ile ilgilenir ve neden-sonuç ilişkisine bağlı olarak değişim yapılabilir.

 • Stratejik planlama davranış ve uygulamayı ön plana alır.

 Esnek olduğu için her an ortaya çıkabilecek sürprizlerle baş etmede etkilidir.

 Uygulanmayan veya uygulanmayacak bir plan değildir.

 Planlar, etkili davranışlar geliştirilmesinin sadece araçlarıdır.

• Stratejik planlama devamlılık gösteren bir süreçtir.

Kurumun amacı belirlendikten sonra, izleyeceği politikalar ve strateji belirlenir ve bunun için detaylı planlar yapılır.

 • Stratejik planlamanın uygulanması her durumda önerilmez.

 Eğer bir örgütte işler kötüye gitmeye başlamışsa ve örgüt içinden çıkılmaz sorunlara saplanmışsa, stratejik planlama etkili olamaz.

Stratejik planlama iyi ya da kötü çevreyle bir etkileşimi olan, kaosa sürüklenmemiş örgütleri daha parlak bir geleceğe taşımak için kullanılabilir.

Stratejik planlama, örneğin; iflas durumundaki bir şirket ya da kurumu kurtarmanın aracı olamaz.

• Stratejik planlama bir davranış şeklini ifade eden plan felsefesidir.

 Stratejik planlamanın başarılı olması, kurumdaki yönetici ve çalışanlarca onun yönetimin bir parçası olduğuna inanılmasına bağlıdır.

Bununla birlikte eğer bir örgüt ya da kurumda önemli karar merkezlerinde bulunanlar gerekli becerilerden, kaynaklardan ve gelişime yönelik bir inançtan yoksunsa stratejik planlama bir zaman ve kaynak israfı olabilir.

• Sistematik bir stratejik planlama, sürelerine göre planlama türlerini birbirine bağlayan bir yapıdadır.

Stratejik planlama; şu an nerede olduğunuza, nereye ulaşmak istediğinize ve buraya en kolay hangi yoldan gideceğinize karar verme sürecidir.

Örgütleme Fonksiyonu

 Örgütleme, yönetim unsurlarından ikincisi ve en önemlilerindendir.

 Planlama aşamasından sonra sıra örgütü kurmaya gelir.

 Bu aşamada örgütün biçimsel yapısı, diğer bir ifade ile örgütün iskeleti oluşturmaktadır.

Bu yapı, yetki ve sorumlulukların dağılımını, ast üst ilişkilerini ve iletişim ağını gösterir

Bu yapı olmadan örgütün sağlıklı bir şekilde çalışabilmesi ve faaliyetlerini verimli olarak sürdürebilmesi mümkün değildir.

İyi bir örgütleme; görev ve yetkilerin doğru bir şekilde dağıtılmasında, kimin hangi işi nasıl, ne zaman ve ne şekilde yapacağının belirlenmesinde ve değişen koşulları takip ederek örgütün bu koşullara hazırlamasına yön verir.

 Örgütleme, yapıyı kurma, kadrolama ve donatım eylemleridir.

 Örgütleme aşamasında yapının kurulması için örgüt modellerinden yararlanılır.

Bu modeller genel olarak dik ve yatık olmak üzere iki grupta toplanır.

 Dik model, yatık modele göre iletişim ve koordinasyon problemlerine sahiptir.

 Dik modelde yöneticiler astları üzerinde daha yoğun bir kontrol gücüne sahiptir ve otorite genel olarak hiyerarşinin tepesinde yoğunlaşmış durumdadır.

Yatık modelin sağlıklı bir şekilde işlemesi için ise yetkin ve girişken yöneticiler gerekmektedir.

Örgütlerin verimli ve başarılı olmaları için örgütleme ilkelerine göre kurulması gerekmektedir.

 Örgütlenme ilkeleri şu şekilde sıralanabilir;

 • Amaç Birliği İlkesi;

Her işletme belirli bir amaç doğrultusunda kurulmuştur ve işletmelerin  bütün bölümlerinin bu amaç doğrultusunda hareket etmeleri gerekmektedir.

 Diğer bir ifade ile organizasyondaki her kademe, belirlenmiş bir amacı benimsemek zorundadır.

• Faaliyetlerin Tanımlanması İlkesi;

İşletmeler amaçlarına ulaşabilmeleri için gerekli olan faktörlerin belirlenip bunların gruplara ayrılması gerekmektedir.

• İş Bölümü ve Uzmanlaşma İlkesi;

İşlerin parçalara ayrılarak kişilerin uzmanlık alanlarına göre yapılmasını ifade eden bu ilkeye göre daha verimli sonuçların alınması amaçlanmaktadır.

 • Kumanda Birliği İlkesi;

Her birey sadece bir üstten emir almalıdır.

  Bu ilkenin temel amacı bir astın birden çok üstten emir almasını önlemektir.

Ancak iş yaşamında bu bağlantının kurulması oldukça güçtür.

Bu yüzden kumanda birliği ilkesi, hangi üstün yetkili olduğunu açıkça belirtmelidir.

• Hiyerarşi İlkesi;

Bir sistemi oluşturan birimlerin, ast ve üst şeklinde sıralanması olarak tanımlanabilmektedir.

• Yetki ve Sorumluluk İlkesi;

Karar verme ve diğer bireyleri harekete geçirme hakkı olarak tanımlanabilen yetki, emir verme hakkı ve uymaya zorlama gücüdür.

 

Sorumluluk ise;

yöneticileri ilgilendiren faaliyetleri başarma yükümlülüğünü ifade etmektedir

 • Yetki ve Sorumluluğun Denkliği İlkesi;

Yetki ve sorumluluk birbirine denk olmalıdır.

 • Yönetim Birliği İlkesi;

Aynı amaca hizmet eden birimlerin belirli bir plan dâhilinde bir yönetici tarafından üstlenilmesi anlamına gelen bu ilkeye göre, her yöneticinin denetleyeceği ast sayısı belirlenir.

Yöneticiye kontrol edebileceğinden çok sayıda ast bağlanması durumunda yönetici etkili bir şekilde astlarını denetleyemez.

 Bu doğrultuda; her grup, bölüm, birim ya da alt birimlerin yönetiminden tek bir kişinin sorumlu olması söz konusudur.

 • Değişebilirlik İlkesi;

Örgütün içinde bulunduğu ortam sürekli bir değişim halindedir.

 Dolayısıyla örgütünde bu değişime ayak uydurabilmesi ve değişen şartlara karşı sürekli değişebilir nitelikte olabilmesi gerekmektedir.

Yetki, emir verme hakkı ve uymaya zorlama gücüdür.

Sorumluluk ise; işe ilişkin faaliyetleri başarma yükümlülüğüdür.

Rekreasyon yönetiminde örgütleme, yapılacak çalışmalar için birimler arasında gerekli iş bölümünün ve işbirliğinin yapılabilmesi için yetki ve sorumlulukların belirlenmesidir.

Birimlere ayırma, rekreasyon yönetiminde örgütleme fonksiyonunun en önemli öğesidir.

 

Amaçları ve hedefleri belirleyerek planlama yapan rekreasyon yöneticisinin yapması gereken en öncelikli iş, kimlerin hangi çalışmaları yürüteceğini belirleyerek bir organizasyon biçimi oluşturmaktır.

Rekreasyon yönetiminde yürütülmesi gereken işlerin çok çeşitli ve değişken olduğu kabul edilmektedir.

 Ancak temel işlevlerin belirlendiği bir örgütleme modeline gidilmesi, çalışanların disipline edilmesi ve amaçlara ulaşılması açısından önemlidir.

Bunun için gerekli işlevler aşağıdaki şekilde sıralanabilir;

1.    Program:

 

 Örgütün etkinliklerinin belirlenmesi ve bölümlendirilmesidir.

2.    Yapılandırma ve Bakım:

 

Bu işlev genellikle “parklar”, “planlama ve geliştirme” ya da “inşa ve bakım” olarak tanımlanmaktadır.

3.    Özel Servisler (Hizmetler):

 

Özel alanların belirlenerek, niteliklere ayrılması işlemidir.

 

Örneğin; kamplar, marinalar, golf kursları, su servisleri, stadyumlar, müzeler, hayvanat bahçeleri vb.

4.    Finans ve Muhasebe:

 

Finansal kayıtların tutulması ve organizasyonun farklı birimlerinin bütçelerinin hesaplanması için gereklidir.

 5.    Personel:

 

Bu işlev çalışmaların etkili ve verimli olarak yürütülmesi için birimlerde çalışacak personelin niteliklerinin, sayısının ve yapacakları işlerin belirlenmesidir.

 Yürütme Fonksiyonu

 Yönetim süreçleri içerisinde yönetimin yerine getirmesi zorunlu temel evrelerden biri yürütme fonksiyonudur.

 İşin fiilen yapılması yükünü, yönetim hiyerarşisinin en aşağı basamaklarında bulunan kişiler taşır.

 İnsanları verimli bir şekilde çalıştırabilmek için ise insan unsurunun özelliklerinin iyi bilinmesi önemlidir.

 Yürütme fonksiyonunun özelliği ve önemi, konusunun insan olmasından ileri gelmektedir.

 Yönetici sadece plan yapmakla kalmaz, ayrıca birlikte çalıştığı insanlara işlerini dağıtır ve yapılacak olan işleri kimin yapabileceğini belirler.

 Bu bağlamda yürütme fonksiyonunun, yerine getirilmesi en güç ve en önemli fonksiyon olduğu söylenebilir.

 Yürütmenin birçok farklı anlamı bulunmaktadır.

 Yürütme, örgütün amaçları doğrultusunda personeli çalıştırabilmektir.

Diğer bir ifade ile insanların belirli bir amacı gerçekleştirebilmesi için onları hazırlama sanatıdır.

 Yürütme, etkileme, güdüleme, yönlendirme ya da motive etme; örgüt çalışanlarının planlanan amaçlara ulaşmak için amaçlar doğrultusunda çalışmasıdır.

Yürütme, örgütlemenin ete kemiğe büründürdüğü, planlama tarafından belirlenen işi gerçekleştirmek üzere harekete geçirmeye yönelik faaliyetlerdir.

 Bu tanımalara bağlı olarak işletme öncelikle belirli bir amaç belirlemeli, amaca ulaşmak için gerekli kaynakları temin etmeli, uygulayacağı yönteme uygun plan yapmalı ve bu planını amaç doğrultusunda harekete geçirmelidir.

Bununla birlikte yönetim fonksiyonlarından ilk ikisi olan planlama ve organizasyon fonksiyonları yürütme fonksiyonuna göre daha statik bir özellik taşırken, yürütme fonksiyonu dinamik bir süreçtir.

 Planlama ve örgütleme daha çok kâğıt üzerinde gerçekleşirken, emir komuta safhasında ast- üst ilk kez karşı karşıya gelmektedir.

Planlama ve organizasyon fonksiyonları yürütme fonksiyonuna göre daha statik bir özellik taşırken, yürütme fonksiyonu dinamik bir süreçtir.

 Yürütme, yöneticinin astlarının faaliyetlerini etkilemesi ve onlara ne yapmaları gerektiğini bildirmesiyle ilgili bir yönetsel faaliyettir.

Yürütme süreci bazı faaliyetlerden oluşmaktadır.

• Faaliyetlerin başlatılması ve yürütülmesi

• Emir ve talimatlar

 • Liderlik

 • Astların teşvik edilmesi ve etkileyici bir iletişim

Belirtilen faaliyetlere göre yürütme fonksiyonu, süreklilik arz eden bir süreçtir ve çalışanların motivasyonları, aralarındaki iletişimleri, emir ve talimatları ile yöneticilerin özellikleri, yürütme fonksiyonunun önemli parçalarıdır.

Yürütmenin temel amacı birey ile örgütün bütünleşmesini sağlayarak  bu iki gurubun amaçlarına en üst düzeyde ulaşmalarını sağlamaktır.

 Bu niteliği ile yöneltme işlevinin konusunu insanlar ve onların davranışları oluşturur.

Örgüt içindeki ya da örgüte ait insan dışındaki diğer unsurlar motive edilemez ve amaçlar doğrultusunda yönlendirilemez, etkilenemez.

 Örgütlerin insan unsuru dışındaki özellikleri, insan unsuru istenilen nitelikte olmadığı sürece, amaçlara ulaşmak ya da başarılı olmak mümkün değildir.

 Bunun en temel nedeni, örgütün parasal gücünü ve teknik donanımlarını kullanacak da insan unsurudur.

Yürütmenin temel amacı birey ile örgütün bütünleşmesini sağlayarak bu iki gurubun amaçlarına en üst düzeyde ulaşmalarını sağlamaktır.

 Motivasyonun gerçekleştirilebilmesi için yöneticinin belli özelliklere sahip olması gerekir.

 Yöneticinin çalışanları yönetebilecek eğitime, donanıma bazı özelliklere sahip olması gerekir.

  Yönetimin bu yönü, yönetimin sanatsal yönü olarak nitelendirilir.

 Etkin bir yöneltme sisteminin kurulabilmesi için ise bazı şartların yerine getirilmesi gerekmektedir.

 Bu şartlar şunlardır;

 1.    Takım ruhunu gerçekleştirmek gerekmektedir.

 

Yönetici başka kişilerin aracılığı ve yardımıyla iş başaran kişidir.

  Özellikle araç olarak insanları kullanma zorunluluğu, yöneticiliği zorlaştıran bir faktördür.

Bireyler örgüt içinde örgütün amaçlarına hizmet edici yönde çalışırlarsa örgüt başarılı olabilir.

 Bu ancak bireyin istekleri, arzuları ve hedefleri iyi bir biçimde dikkate alınırsa iyi olur.

  Örgüt içinde bireyler tek tek çalışma yerine gruplar halinde çalışırlar.

 Bu bakımdan bireyleri aynı zamanda gruplar halinde düşünmek gerekir.

 2. Personeli iyi tanımak.

 Yönetici başarılı olmak istiyorsa birlikte çalıştığı kişilerden en yüksek verimi almak zorundadır.

 Bunu yapabilmesi için çalıştırdığı personelini yetenekleri ve nitelikleri bakımından çok iyi tanımak zorundadır.

 

3. Görev kişiliği gelişmemiş kişileri örgütten uzaklaştırılmalı.

 

Örgütte diğer personele kötü örnek olan, zihni ve manevi nitelikleri bakımından uygun olmayanları kuruluştan uzaklaştırmak gerekir.

 4. Personel ile kurum arasındaki ilişkileri yakından tanımak.

Personel kuruma bir anlaşma ile bağlanmıştır.

Yöneticiler; personel ve işverenin birbirine karşı hak ve çıkarlarını savunmada tarafsız olmalıdır.

 5. Yönetici çevresine iyi bir örnek teşkil etmelidir.

 

Örgüt içinde disiplinli ve düzenli bir çalışma ortamı sağlamak için yönetici iyi bir örnek teşkil etmelidir.

Astların işine dikkat etmesi, özenli çalışması gibi durumların sağlanması için yöneticinin bu niteliklere kendisinin sahip olması gerekir.

6.    Personeli devamlı teftiş ve denetim altında tutmalıdır.

 

Yönetimde genellikle benimsenen bir ilke, verilen kararların uygulanıp uygulanmadığını veya değiştirilmelerinin gerekip gerekmediğini saptamak üzere ilgililerin izlenmeleri şeklindedir.

 Yönetici verdiği kararların yerine getirilip getirilmediğini izlemek zorundadır.

 7.    Yönetimde danışma sisteminin kurulması.

 

Yönetici üst düzeyde faaliyet gösterdiğinden her konu hakkında yeterli bilgiye sahip olmayabilir.

 Konular hakkında bilgi sahibi olabilmesi veya yerine karar verebilmesi astlarına veya yardımcılarına danışmakla olur.

 Danışmalı yönetimin sonunda planlanan hedeflerin gerçekleşmesi sağlanır.

 8.    Yönetici ayrıntı içinde boğulmamaya dikkat etmelidir.

 

Yönetici kurumun gelecekteki durumunu dikkate alan ileriye dönük faaliyetleri yürüten temel unsurdur.

 Yönetici ayrıntıya boğulursa kurumun beyni olarak yapması gereken işleri gereği gibi yürütemez.

Koordinasyon Fonksiyonu Koordinasyon, ortak amaçları  gerçekleştirebilmek için, organizasyonun farklı birimlerini birbirine bağlamak ve bütünleşmiş bir hale getirmek anlamına gelmektedir.

 Koordinasyon ya da diğer adıyla eş güdümleme, işletmenin bölümleri arasında, bu bölümlerin kendi içinde ve işletmenin içinde yaşadığı çevreyle uyumun sağlanmasına yöneliktir.

 İşletmenin başarısı bu uyuma bağlı olarak şekillenmektedir.

  Tek kişinin veya bölümün başarısı, bütünün başarılı olması için yeterli değildir.

 Benzer şekilde çevreden bağımsız olarak hareket eden bir işletmenin başarılı olması düşünülemez.

Dolayısıyla koordinasyon hem işletmenin içine hem de dışına yönelik olarak düşünülmelidir.

Koordinasyon; ortak amaçları gerçekleştirebilmek için, organizasyonun farklı birimlerini birbirine bağlamak ve bütünleşmiş bir hale getirmek anlamına gelmektedir.

İşletmede etkin bir koordinasyonun oluşturulması için temel olarak, basit bir örgüt yapısının kurulması, plan ve programların uyumlaştırılması ve iyi bir haberleşme kanalının oluşturulması gerekmektedir.

 Her geçen gün büyüyen ve karmaşıklaşan işletmeler, koordinasyon fonksiyonunun öneminin artmasına neden olmuştur.

Koordinasyon fonksiyonunun düzgün ve etkin bir şekilde işleyebilmesi için bir takım ilkelere uyulması zorunludur.

  Bu ilkeler şu şekilde sıralanabilir;

 • İlgili sorumlu kişiler arasında doğrudan görüşme ile koordinasyon sağlanmalıdır.

 • Planlama yapılırken ve politikalar kararlaştırılırken özellikle başlangıçta, iş birliği sağlanmalıdır.

 • Bir sorun ile ilgili bütün etkenlerin karşılıklı olarak birbirleri üzerine olan etkileri göz önüne alınarak koordinasyon yapılmalıdır.

 • Uyum ve süreklilik açısından iyi düzenlenmiş haberleşme yöntemlerinin kullanılması gereklidir.

 • Koordinasyon sürekli bir işlem olarak düşünülmelidir.

Belirtilen ilkelere göre ilgililer, birbirlerinin ne düşündüklerini bilemedikçe ve kendi davranış ve çabalarının diğer kişiler üzerindeki etkilerini kavrayamadıkça, koordinasyonun sağlanması oldukça zordur.

 Ayrıca bir planın başlangıcından sonuna kadar nelerin yapılıp yapılmayacağının, ilgililer tarafından belirlenmesi de koordinasyon için önemlidir.

 Ayrıca koordinasyonun sürekli bir iş olduğu unutulmamalıdır.

 Eşgüdüm rekreasyon yöneticisi için karmaşık bir görevdir ve oldukça yüksek bir yönetim becerisi gerektirir.

 Koordinasyondan öncelikle her düzeydeki yöneticilerin  sorumlu olduğu unutulmamalıdır.

 Bununla birlikte bütün rekreasyon sistemleri belli bir forma ve yapıya sahiptir.

 Eşgüdüm, çalışanların karar verme sürecine katılımlarının sağlanmasıyla en üst düzeyde başarıya ulaşır.

Rekreasyon sistemleri için ileri sürülen eşgüdüm yöntemleri şunlardır;

• Etkili Eşgüdüm

• Gönüllü Eşgüdüm

• Personel Bağlantıları

• Komitelerin Kullanımı

• Personel Toplantıları

Rekreasyon sistemleri için ileri sürülen eşgüdüm yöntemleri; etkili eşgüdüm, gönüllü eşgüdüm, personel bağlantıları, komitelerin kullanımı ve personel toplantıları şeklindedir.

 

Kontrol Fonksiyonu

 Yönetim biliminin en son evrensel öğesi olan denetim fonksiyonu; yönetimin amaçları doğrultusunda planlanan ve yapılması istenen faaliyetlerin yapılıp yapılmadığını, yapılmış ise ne kadar doğru, etkin ve verimli yapıldığını, yapılmamış ise neden yapılmadığını kontrol etmek olarak tanımlanmaktadır.

"Denetimsiz yönetim olmaz" yaklaşımı, denetim fonksiyonunun yönetim için ne kadar gerekli olduğunu ortaya koymaktadır.

Denetim işlevinin yapılabilmesi için öncelikle planlamanın yapılmış olması gerekmektedir.

 Planlarda belirlenen amaçlardan ne kadar sapmalar olduğu belirlenmelidir ve bu sapmalar belirlendikten sonra düzeltici tedbirlerin alınması gerekmektedir.

 Bununla birlikte gerekiyorsa planlar değiştirilmelidir.

 Ayrıca denetim standartları ile işletmenin amaçları uyumlu olmalıdır.

 İyi bir denetim, örgüt etkinliğinin hem sonuncu hem de başlangıç noktasıdır.

 Bununla birlikte sağlıklı bir denetim fonksiyonun sahip olması gereken özellikler şu şekilde sıralanmıştır ;

• Anlaşılabilirlik

• Esnek Denetim

• Örgütsel Uygunluk,

• Ekonomiklik

• Tarafsızlık

• Bütünsellik,

• Stratejik Noktaların Denetimi.

 Denetimin temel amacı; örgütü planlanan amaçlar doğrultusunda sürekli motive etmek olmalıdır.

Bunun için de yöneticiler ve denetim elemanları, bulundukları, çalıştıkları ve sorumlu oldukları örgütü denetlerken öncelikli görevlerinin, örgütün tümünü düşünerek, her şeyin amaçlar doğrultusunda olması gerektiğini düşünmeleri, bu anlayışa göre hareket etmeleri gerektiği şeklinde olmalıdır.

 Rekreasyon yönetiminde denetim fonksiyonu diğer işletmelere benzer nitelik taşımaktadır.

Bütün rekreasyon sistemleri çalışmaların bitiminde sınanmalıdır.

Bu, sistemlerin daha etkili ve ekonomik çalışmalarına yardımcı olur.

 Denetim; rekreasyon sistemlerinin belirlenen plana göre çalışıp çalışmadığının, hedeflere ulaşıp ulaşılmadığının, görev ve sorumlulukların gereğince yerine getirilip getirilmediğinin ve kalite standartlarına ulaşılıp ulaşılmadığının kontrol edilmesidir.

Denetim; planlama, örgütleme, yöneltme ve koordinasyon çalışmalarının tamamen bitirilmesinden sonra yapmak yerine, sürekli yapılması gereken bir süreç olmalıdır.

Denetim çalışmaları şu bileşenlerden oluşmaktadır;

• Raporlar

• Ölçümler

• Doğrudan Gözlem

 • Personel Konferansları

• Bağımsız Araştırmalar

Denetim fonksiyonu; yönetimin amaçları doğrultusunda planlanan ve yapılması istenen faaliyetlerin yapılıp yapılmadığını, yapılmış ise ne kadar doğru, etkin ve verimli yapıldığını, yapılmamış ise neden yapılmadığını kontrol etmek olarak tanımlanmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

REKREASYON EĞİTİMİNİ PROGRAMLAMA SÜRECİ   Rekreasyonel etkinliklerin bireylerde gelişim sağlaması eğitim programları ile olanaklıdır. ...